Algıya çalgıya gerek yok efendiler..
Ayasofya olayı, "müze kilise cami" olayı olmadığı gibi Atatürk'ü inkar, laikliğe başkaldırı, kurucu ilkelerden taviz filan da değildir..
Ayasofya "borç alan emir alır" kuralının geçersiz hale getirilmesinin, 100 yıllık Hilal-Haç dengesizlik ve adaletsizliğine "artık yeter" denilmesinin bu bağlamda Türkiyenin ayağa kalkmasının ve ülkenin "Ankara'dan" yönetilmeye başlanmasının 5'den büyük olan "dünyaya ilan" edilmesidir..
Yanisi şu..
Siyaset değil "objektif" bir tespit yapıyorum..
Türkiye "tam bağımsız" olma iradesini ortaya koymasaydı,
Küresel vampirlere kafa tutmasaydı,
FETÖ ve PKK türü kiralık terör örgütlerini kaçtıkları sınır ötelerine kadar kovalayıp minimize etmeseydi,
Doğu Akdenize konuşlanıp Libya'ya kadar açılmasaydı,
Amerikan kaynaklı önce "silahlı darbe denemesi" sonra ekonomik saldırılar ve pandemi karşısında "başkanlık sisteminin" hızlı icra kabiliyetine uygun olarak TC hükümeti destan yazmasaydı ve onca baskıya rağmen İMF defterini kapatmasaydı..
Ayasofya'yı değil "Reis" kıralı gelse ibadete açamzadı..
268 yıl da geçse a-ça-maz-dı..
Bu kadar net..!
Şimdi dağılın ve gündemi içi boş lakırdılarla meşgul etmeyin..!